23 Kasım 2014 Pazar

Çalışanlarımız Markamıza Ne Kadar Bağlı?

calisanlarimiz-markamiza-bagli-mi

Markamıza Çalışanlarımız Ne Kadar Bağlı?

Gün ortasında ev arkadaşım ile kahvaltı sırasında çalışanların şirketler ile uyumsuzluğundan ve çalışan seçimindeki hatalar üzerine deneyimlerimizi birbirimize aktarıyorduk. Bu konuşmanın üzerinden saatler geçmesine rağmen akşam kitabımın(Çığır Açan Marka) başına oturmuşken aklıma şöyle bir soru takıldı. Marka bir şirketin, çalışan profillerini az çok zihnimde canlandırarak, bu çalışanların işini yaparken ne kadar çalıştığı marka ile mutlu olduğu üzerine çıkarımlarda bulunmaya çalıştım. Çalışma hayatımda deneyim yaşadığım iki marka üzerine kendimce bir çalışan profili oluşturdum ve yaptığım işte çalışırken ne kadar mutlu olduğumu sorguladım. Sorgulama aşamasında şu soruyu sordum kendime, acaba bu şirketlerde çalışırken çalıştığım markalara ne kadar bağlıydım?
Cevap çok basitti oldukça bağlıydım ve işimin hakkını vererek ve gereğinden fazla emek veriyordum. Aynı zamanda işten ayrılmama rağmen beni nasıl etkilediklerini şuan anlıyorum. Bana verdikleri kültür ve çalışma şartlarından dolayı bu markaları herkese aktarıyordum. Örnekler veriyor ve konuştuğum kişilere bu markalara hayran kalmalarını sağlıyordum. Peki beni bu derece etkileyen neydi? Niçin bu markalardan olur olmaz çevremdeki kişilere bahsediyordum?
Bunun sorular çerçevesinde biraz düşündüm ve

14 Kasım 2014 Cuma

Para Olmasaydı Ne Yapmak İsterdin?

kisisel-gelisim-video

Kişisel Gelişim Üzerine

     Kişisel gelişim üzerine bir kaç video izlemek üzere internet üzerinde dolanırken belki de çoğu kişinin daha önce görmediği ve dinlemediği bir video ile karşılaştım. Video'nun başlığı Eğer Para Olmasaydı idi. Dikkatimi çekti ve izlemek için açtım. İngiliz düşünür ve yazar olan Alan Watts'ın bir konuşmasının ses kaydı geçiyordu. İzlemeye devam ettim ve ilk izlememden sonra kendi kendime şöyle dedim '' Ben bunu daha önce niye görmedim ya da daha önce niye izlemedim'' diyerek kendime sitem ettim.
      Video'da Alan Watts'ın bir ses kaydı yer alıyor. İnsanlara ne yapmak istediği soruyor ve nelerden yapmaktan hoşlanacaklarından bahsediyor. Örnek olarak da üniversite öğrencilerinin kendine hep aynı soruları yönetmelerinden bahsediyor. Öğrenciler ''Okulumuz bitiyor ve biz ne yapacağımızı bilmiyoruz'' diyorlar. Alan Watts'ın her zaman verdiği bir cevap var ''Eğer para diye bir şey olmasaydı ne yapmak isterdin?''.diye bir soru yöneltiyor. Çok gerçek ve çok acınası bir soru değil mi, kim istediği işi yapıyor ki? Hangimiz sevdiğimiz işlerde ve sevdiğimiz ortamlarda hayatlarımızı geçiriyoruz ki? Gerçekçi olalım ve Alan Watts'ının sorusuna kısa bir süre düşünerek cevap verelim. 

''Eğer para olmasaydı ne yapmak isterdin?''

      Alan Watts'ın diğer bir can alıcı sözü ise, ''Eğer en önemli şeyin para kazanmak olduğunu düşünüyorsanız, hayatınızı boşa geçirmiş olacaksınız!''. Sonrasında ise şu cümleyi kuruyor Alan Watts'ın ''Şayet böyle düşünüyorsanız, Hayatınızı sürdürmek için sevmediğiniz şeyleri yapacaksınız ve bu sevmediğiniz şeyleri yapmaya devam etmekten başka bir şey olmayacak, Çok Aptalca''. Şu zamanda çoğu insan için geçerli olan cümleler değil mi? Her birimiz ömrümüzü para kazanmak için, dostlarımızdan uzak, yapmak istediklerimizi yapmayarak ve hatta sevmediğimiz işi yaparak kazanmıyor muyuz? İşte burada yapılması gereken çok açık, sevdiğin işi yaptığın taktirde bir gün mutlaka istemediğin halde sevdiğin işten para kazanacaksın. İşte o zaman mutlu olacaksın. Şöyle bir düşünelim, dünyada birçok insan sevmediği işlerde çalışmak zorunda kalıyor. Bunun nedeni de tabi ki hayatını sürdürebilmek. Yapılması gereken bir şey ancak şu açıdan baksak daha mutlu bir hayat yaşamazmıydık? İş seçerken sevdiğimiz işe, yapmak istediğimiz işe girmek için çalışsaydık daha mutlu olmazmıydık? Bize engel olan ne? Ailemiz mi, dostlarımız mı yoksa toplum baskısı mı? Herkes kendi hayatını yaşamak ya da herkes kendi hayatını devam ettirmek zorunda değil mi? Tekrar aynı söze geliyoruz. 
''Eğer en önemli şeyin para kazanmak olduğunu düşünüyorsanız, hayatınızı boşa geçirmiş olacaksınız?''
ve yine
''Hayatınızı sürdürmek için sevmediğiniz şeyleri yapacaksınız ve bu sevmediğiniz şeyleri yapmaya devam etmekten başka bir şey olmayacak.''
Şimdi dilerseniz video'yu izleyelim ve hepimiz için bir öneri, her gün izleyelim.


Kariyer Hayatınız değişecek - Eğer Para Olmasaydı - Alan Watts


İstediğiniz şeyleri yaparak geçirdiğiniz kısa bir hayat, zavallı bir şekilde harcanmış uzun bir hayattan iyidir.


Bitti
Teşekkürler


5 Kasım 2014 Çarşamba

Brandweek İstanbul 2014

brandweek-lovemark-odulleri

BRANDWEEK İSTANBUL 2014

Brandweek İstanbul ile 2 gün geride kaldı ve daha 2 gün olmasına rağmen çok ses getirdi diyebiliriz. Türkiye Lovemark ürünlerinin de açıklandığı etkinlikte aslında çok da sürpriz olmayan şirketler ve ürünleri yer aldı. 2 gündür devam eden ve sadece markaların konuşulmadığı, bunun yanında markalaşmanın da püf noktalarının anlatıldığı konuşmalar ve bir birinden kaliteli ve deneyim sahibi konuşmacılar etkinlikte yer aldı.
     
     Marka ile nasıl yolar kat edileceğinin de birçok konuşmacı tarafından anlatılması biz marka meraklılarının da kalbini çaldı diyebiliriz. Her biri profesyonel şirket yöneticileri olan konuşmacıların, şirketlerinin marka planlarından ve neler yaptıklarından az da olsa biz deneyim arayan kişiler için ip uçları verdiler. 
     Lovemark ödüllerinin de sahibini bulduğu etkinlikte, hepimizin gayet iyi tanıdığı şirketler ve ürünleri yer aldı.
Brandweek 2014 İstanbul Lovemark Ödülleri

31 Ekim 2014 Cuma

Yalın Pazarlama ve Yalın Düşünce

yalin-düsünce-ve-pazarlama
Yalın Düşünce
İlk çağlardan bu yana insanlar, hep satış ve pazarlamanın içinde olmuşlardır. Ancak bu sıralar pazarlama olgusu ilk çağlarda olduğu gibi basit değil. Hep aynı şeyi düşünüyoruz aslında insanların ihtiyacı varsa alır. Tabi ki ihtiyaç dahilinde olanlar alınır ancak şöyle bir düşünün etrafımızda aldığımız her şey ihtiyacımız olan bir şey mi? İşte burada dünyanın artık eskisi  olmadığını düşünebiliyoruz. Artık sadece bir ayakkabıya para vermeyi değil o ayakkabının markasına da para ödemeyi kabul ediyoruz. Buralara kadar geldik. Ancak zaman yine değişmeye başladı. Çok değil 10 sene öncesine gidelim. Nedense hep bize sunulanları alıyorduk ve seçeneğimiz yoktu değil mi? Şirketler ne isterse, nasıl isterse öyle üretiyor biz de ihtiyacımız olduğu için onları hep alıyorduk. Ancak bunlar geride kaldı ve artık biz ne istediğimizi bilgi düzeylerinin artışı ile birlikte biliyor olduk. Bunun yanında da birçok şirket piyasada büyür oldu. Yeni bir dar boğaz oluşmaya başladı. İnsanlar artık her şeyi beğenmiyor. Her dış görünüşü güzel olanı ya da sadece kaliteli olanı istemiyor ya da ucuz olanı. İnsanlar artık hem ucuz, hem kaliteli hem de gösterişli ürünler istiyorlar. Bunun sonucunda da biraz fark yaratan şirketler öne geçiyor ve diğerleri piyasadan eleniyordu. Şimdi bunun çözümünü yine buldular "Yalın Düşünce"
     Yalın Düşünce, şirketlerin yeni gözde terimlerinden

22 Ekim 2014 Çarşamba

Deneyimsel Pazarlama Nedir?

Deneyimsel Pazarlama
deneyimsel-pazarlama-tanimi
    
     21. yüzyıl boyunca şirketler ve tüketiciler pazarlama alanında hep bir sabit algı içerisinde kaldı. Bu algı hala da süregelen alışkanlıklar olan, şirket reklam yapar tüketici gider alır mantığıdır.. Ya da şirketler tüketicilerin duyularına reklam ya benzeri iletişim araçları ile hitap eder ve tüketicilerin de marka ile bir bağlayıcı unsuru oluşturur. Ancak, şimdilerde bu kavram evrim geçirmektedir. Bu evrimi ise, şu sıralar akademisyenler ve pazarlama mensupları şu şekilde açıklamaktadır. Deneyimsel Pazarlama (Experiential Marketing) 
     
     Deneyimsel pazarlama, günümüzde yeni ortaya çıkmış gibi gözükse de, ilk olarak 1982 yılında ortaya atılmıştır. Şuanda ise birçok şirket belki de bilmeden kullanmaktadır. Bunun yanında, eskiden tüketicilerin şirketlerden herhangi bir beklentisi olmazdı ve tek istedikleri alacakları ürünlerin kaliteli ve gösterişli olmasıydı. Ancak şimdilerde öyle değil, tüketici isteklerinde sınırsızlığa doğru bir ilerleyiş var. Bunun en büyük nedeni ise, şirketler arasında rekabet koşullarının yükselmesidir. Bu nedenle artık müşteriler ürünleri sadece reklamlarda görmek değil, dokunmak, hissetmek ve o ürünle ilgili bir hatıra oluşturmak istiyorlar. Bu hatıra oluşturma işlemi ise deneyim yaşatmak gerektiğini göstermektedir. Nasıl ki dostlarımız ile ne kadar hatıra yaşarsak o kadar sıkı bir bağlayıcılık oluşuyor, işte bu nedenle tüketiciler gözünde de, şirketler ve ürünleri içinde aynı düşüncenin oluştuğunu görmekteyiz. Deneyimsel pazarlama sayesinde, insanlar sadece o ürüne olan bağlılığını göstermiyor, aynı zamanda bu deneyimi yaşatan marka ya da şirkete de aynı bağlılığını sürdürüyor.

     Günümüzde deneyimsel pazarlama yani modern pazarlama da diyebiliriz, git gide yaygınlaşmakta

19 Ekim 2014 Pazar

Dünyanin En Değerli Markalari 2014

Brand Finance şirketinin her yıl gerçekleştirdiği araştırmalar çerçevesinde, 2014 yılı en değerli markalar 500 listesi açıklandı. Bu yıl da Türkiye'den hiçbir marka listeye giremezken, aynı kategoride yer aldığı Çin, Brezilya ve Hindistan'dan birden çok marka bu listede yerini aldı. Listede en değerli markaların çoğunlukla Amerika Birleşik Devletleri'nden çıkmış olması yine sürpriz olmadı. Bizi üzen tarafı ise ülkemizden herhangi bir markanın girememiş olmasıydı. Nedenlerini daha sonra tartışmak üzere konuyu bu şirketlerin hangileri olduğuna bağlamak istiyorum. Şimdi listede açıklanan en değerli 25 marka şirketin kimler olduğuna bakalım.

Dünyanın En Değerli 25 Markası

walmart-en-degerli-marka
1. Dünyanın en değerli markası Amerikan Perakende Zincirleri Şirketi Walmart oldu.














en degerli-marka-google
2. En değerli markalar sıralamasında ikinci sırayı, son yıllarda yükselişe geçen Google aldı.












en-degerli-marka-coca-cola
3. Dünyanın en büyük 3. markası ise, Coco Cola oldu.
















Pazarlama Nedir? Nasıl Bilirdiniz?

pazarlama-nedir

Pazarlama Nedir?

Pazarlama, hayatımızın içinde çoğu zaman maruz kaldığımız, en eski zamanlarda bile üretilen mal veya hizmetlerin satışını gerçekleştirmek için yapılan yöntemlerin genel bir tanımıdır. Sözlük anlamında pazarlama ise, üretilen ürünün veya hizmetin satışını gerçekleştirmek amacıyla tanıtım, paketleme ve satış elemanlarının yetiştirilmesi için, piyasa ihtiyaçlarını saptama ve karşılamayı içeren etkinliklerin tümünü ifade eder. Pazarlamanın amacı, üretiğimiz ürünün satılmasının sağlanmak için ihtiyaç duyulacak verileri oluşturmak ve bu veriler ışığında gerekli yöntemlerin ve etkinliklerin belirlenmesini ve organizasyonunu sağlamaktır. Her ne kadar pazarlamanın tanımı bu olsa da, tanımımıza ya da geçmişe nazaran, günümüzde pazarlama farklı işlemektedir. Özellikle bu düşünce bizim ülkemizde daha çok karşımıza çıkmaktadır.

Günümüzde pazarlama ise, çoğu orta ve küçük ölçekli şirketlerde karıştırılmaktadır. Bu tarz şirketlerin çoğunun karıştırma nedenleri satış ve pazarlamanın aynı mantıkta düşünmesidir. Bu yüzden yeterli verimler alınamamakta ve kalifiye eleman yetişememektedir. Satış ve pazarlama ayrı kavramlardır. Satış temsilcisi, satıştan sorumlu kişidir. Pazarlama departmanı çalışanları ise, satış yapılması için yöntemler üreten kişilerdir. Satış temsilcileri bir nevi pazarlama departmanlarına bağlı olarak çalışmak zorundadır.

Pazarlama Departmanları Ne Yapar?

Pazarlama departmanı çalışanlarını bir binanın kolonlarından birinin yerine koyabiliriz. Şayet nasıl ki bir bina herhangi bir kolonu zarar gördüğünde yıkılma riskine giriyorsa ve acil tamir edilmesi gerekiyorsa pazarlama departmanları yıkıldığında ya çalışmadığında şirketin yıkılmasına yol açabilir. Bu nedenle pazarlama departmanları analitik düşünmeli ve elindeki tüm verileri kullanmalıdır.
pazarlamanin-tanimi
Pazarlama departmanları;
  • Pazarlama departmanları için kritik öneme sahip ilk olgu veriler ile çalışmak zorunda olduklarıdır.
  • Bu veriler ışığında uygulanabilir yöntemleri bulma yükümlülükleri vardır.
  • Uygulanabilir yöntemlerin belirlenmesinden sonra, bu yöntemlerin nerede ve kimler tarafından yapılacak olmasında karar kılıcı olmalarıdır.
  • Tüm bu işlemleri yaparken, sektöre, potansiyel müşteri kesimine ve çalışanların yeteneklerine hakim olmaları gerekmektedir.
Yukarıda sayılan maddeleri tekrar incelersek, net bir şekilde satış yapmadıkları ve satış temsilcilerini bünyelerinde barındırdıkları aşikardır.

Pazarlamanın tanımına ve ne olduğuna bu bilgiler ışığında tekrar dönersek;
Pazarlama, bir şirketin ürettiği ürünün satılması için, gerekli veriler ışığında ve uygulanabilir yöntemleri belirleyerek, bu yöntemlerin ne zaman, nerede ve kimler tarafından gerçekleştirileceğini belirleyen ve bunların sonucunda satışların yapılmasını gerçekleştiren bir kavramdır. 
cengiz-sarikaya-blog
Bitti
Saygılar

18 Ekim 2014 Cumartesi

Markanin En Yeni Tanimi

markanin-tanimi-nedir

Marka Nedir?

Marka, günden güne kendine yeni tanımlar yaratan, kullanımı açısından soyut veya somut kavram olabilen, üretilen hizmet veya malların bir kişiliği olarak gösterilen bir resim, kelime ya da logodur. Geçmişten günümüze kendini geliştirerek gelen bu kavram, tüm şirketleri zamanla etkilemiş ve tabi ki ilk olarak büyük şirketler bu akımı desteklemiştir. Günümüzde ise marka macerasına bir orta ölçekli şirket bile önem vermektedir. Bu akımın peşine düşmektedir çünkü, artık kullanılmaması bir şirketin yok olmasına ve rekabette kendine şans tanınmamasına yol açmaktadır.
Ancak, ülkemizde bu markalaşma bilinci henüz oturmamıştır. Şirketlerin ya da yöneticilerin markanın ne olduğu ya da bir şirkete neler katacağı hakkında yeterli bilgiye sahip olamamaları ülkemiz şirketlerinin markalaşma aşamasına girmelerine büyük bir engel oluşturmaktadır.
marka-nedir

Marka, hizmet veya ürününüzü temsil eden kişiliktir.

Marka bir kişiliktir. Nasıl ki biz bireyler birbirlerimizin kişiliklerinden bahsediyorsak (Bu iyi ya da kötü açıdan da olabilir), insanlar da kendi aralarında markamızın kişiliğinden bahsetmektedir. Kendi kendimize ya da bir yakınımıza bir ürünü önerirken o ürünün, kaliteli ya da o markanın güvenilir ya da ucuz olduğunun örneklerini vermişizdir. Bizim bu örnekleri vermemizin nedeni şirket değildir, şirketin stratejik olarak oluşturduğu marka kişiliğini bize anlatarak ya da yaşatarak vermesindendir. Ya da şöyle bir örnek vermek gerekirse, çalıştığımız şirketlerin kurucularından ya da genel müdürlerinden kendi aramızda mutlaka konuşuruz. Patronumuz ya genel müdürümüz için kullandığımız kelimeler, lider, güvenilir, bilgili, sosyal sorumluluk sahibi ya da yeteneksiz, kötü, işi bilmiyor demişizdir. Nasıl ki, biz çevremizdeki insanlar için ya da çevremizdeki insanlar bizler hakkında kişilik tanımlamaları yapıyorsa, toplum da markamız için bir kişilik tanımlaması yapmaktadır. Bu yüzden markamızın kişiliği önemli marka kriterleri arasındadır.

Marka, hizmet veya ürünümüzün tanıtım aracıdır.

Marka denince aklımıza ilk gelmesi gereken anahtar kelimemiz, müşterilerimize sunduğumuz hizmet ya da üründür. Bunun nedeni ise, marka kavramı ilk olarak sunduğumuz hizmet ya da ürün üzerinden oluşturulmaktadır. Sunduğumuz ürün ya da hizmet çerçevesinde, bir kişilik yaratmak ve bu kişiliği insanlara bir sözcük ya da bir logo ve ya bir cümle ile aktarmak bizim marka tanımlarımızı oluşturmaktadır. Bu tanımlar yardımıyla insanlara ulaşmak, onların zihinlerinde yer edinmek ve içlerine kadar girmek, bizim hizmet ve ya ürünümüzün tanıtımını ve birçok insana ulaşmasını sağlamaktadır.
Son olarak markanın literatür açısından tanımına bakarsak; Marka, Benzer hizmetlerin ya da ürünlerin, birbirlerinden ayırt edilebilmesi için üzerilerine işlenen harf, sayı, sözcük ve ya şekillerdir.


markanin-en-yeni-tanimi
Bitti
Saygılar

12 Ekim 2014 Pazar

İletişim

Takipçilerim İçin İletişim Adreslerim

cengiz-sarikaya-blog

cengiz-sarikaya-blog

cengiz-sarikaya-blog

cengiz-sarikaya-blog
cengizs.kaya@gmail.com
cengiz_sarikaya@outlook.com

cengiz-sarikaya

HAKKIMDA

cengiz-sarikaya-logo
     1988 yılında Bursa'nın İnegöl ilçesinde hayata geldi. Yerinde duramayan bir çocukluk geçirdi ve bu hali hala süregelmektedir. Aynı yerde ilk,orta okulları bitirdikten sonra lise eğitimini İnegöl Lisesinde aldı. Başarılı bir lise hayatı geçirmesinin ardından, ülkemiz şartlarında ilginç gelen bir üniversite eğitimi seçti ve 2007 yılında yılında Ege Üniversitesi/Astronomi ve Uzay Bilimleri bölümüne yerleşti. 2 yıl boyunca bu bölümde ilerlemeye çalıştı ancak kendi yapısına ve fikirleriyle uyuşmadığını fark ederek 2.yılın sonunda bu bölümden ayrıldı.

     Bir yıl ara verdikten sonra 2010 yılında kendine daha uyumlu olarak gördüğü Pamukkale Üniversitesi/Endüstri Mühendisliğine yerleşti. Zaman geçtikçe ne kadar haklı bir karar verdiğini anladı
     2015 itibariyle, Pamukkale Üniversitesi Endüstri Mühendisliği bölümünden mezun olmuş ve Mobilya Keşif Aracı www.mobilyago.com'da Owner & Founder olarak hayatını sürdürmektedir.

     İlgi Alanları
     * Pazarlama ve Satış
     * Marka
     * Sosyal Medya
     * Girişimcilik
     * Sosyal Sorumluluk
   
     Deneyimler
     *  Kasım 2013 / Şuan Pamukkale Üniversitesi Kalite Araştırma ve Veri Değerlendirme Merkezi Öğrenci Uzman Asistanı
     *  Ağustos 2014 / Eylül 2014 Çilek Mobilya A.Ş 'nde Yalın Üretim Stajeri
     *  Ekim 2012 / Ocak 2013 British American Tobacco Marka Pazarlama Temsilcisi
     *  Mayıs 2011 PAÜ Genç Tema 1. Çevre Şenliği etkinliği Koordinatörlüğü

     Önemsediği Amaçlar
     * Bilim ve Teknoloji
     * Ekonomik Güçlendirme
     * İnsan Hakları
     * Sosyal Sorumluluk
     * Hayvan Hakları
     * Çevre
      İletişim Adresleri
     * Facebook
     * Twitter
     * Linkedin
     * Gmail: cengizs.kaya@gmail.com
     * Outlook: cengiz_sarikaya@outlook.com